GEBELİKTE KROMOZOMAL HASTALIK TARAMA VE TANI TESTLERİ
Gebelikte kromozomal hastalıkların tanısı için
yapılan testlerdir. Kromozomal hastalıklar herkesin sahip olduğu
46 kromozomun sayıcı fazla veya eksik olması ile karakterizedir.
Bunların en sık rastlananı Down Sendromu (Mongolizm) dur. 21
nolu kromozomda 2 yerine 3 tane olması nedeniyle trizomi 21
olarak adlandırılır. Daha seyrek görülen kromozomal
hastalıklarda vardır. Her yaşta görülebilmekle beraber anne yaşı
arttıkça olasılık artmaktadır. Bu hastalıklarda zeka geriliği
yanı sıra bazı doğumsal anomalilere rastlanır.
Kesin tanı konulması için bebek hücrelerinden
kromozom analizi (karyotipleme) yapılması gerekir. Fetustan en
tehlikesiz şekilde numune almanın yolu amniosentezdir.
Amniosentez uygulamasına bağlı gebelik kaybı binde 3-5
civarındadır. 16-18 haftalarda ultrason eşliğinde ince bir iğne
yardımı ile fetusun amnios boşluğuna ulaşılıp amnios sıvısının
elde edilmesi işlemidir. Önce ultrasonla plasentanın yeri
tanımlanarak iğnenin giriş yeri tanımlanır. Plasentadan uzak bir
yerden sıvı cebine ulaşılır. Plasenta ön duvarı tamamen
kaplıyorsa iğne ile plasentadan geçmek kaçınılmaz olabilir.
Bunun bebek kaybını artırdığına dair kanıt yoktur. Sıvı
alındıktan sonra iğne çekilir, iğne yerinden amnios sıvısı içine
doğru olan az miktarda kanama kendiliğinden durur. İşlem sonrası
biraz istirahat etmek yararlı olabilir.
Amniosentezle belirli oranlarda gebelik kaybı olduğu
için amniosentez her gebeye önerilmez. Ancak Down sendromu
görülme riski artmış kişilere önerilir. Anne yaşı 35 civarında
iken Down sendromu görülme oranı yaklaşık 1/300 civarına
gelmektedir. Yani amniosentezin taşıdığı risk kadar Down
sendromu görülebilir. Bu nedenle 35 yaşından sonra amniosentez
yapılması önerilmektedir.
Ultrason incelemesi ile kesin Down sendromu tanısı
koymak mümkün değildir. Ancak ultrasonda bazı belirteçlerin
görülmesi Down sendromu riskini artırmaktadır. Tarama testleri
ile Down sendromu riski belirlebilir. Son yıllarda elde edilen
verilerle tarama testlerinin hassasiyetleri artmıştır. Bu
testlerden biri 11-14 gebelik haftasında yapılan ikili tarama
testidir. Bu testin ilk aşamasında transvajinal ve bazen
transabdominal ultrason yardımı ile fetusun boyu (tepe-makat
mesafesi) ve ense saydamlığı (nuchal translucency) ölçülür. Daha
sonra ölçümden sonra en geç 24 saat içinde kanda PAPP-A ve
serbest beta hCG ölçülür. Bu değerlerle önceden komputerize
edilmiş bir programla risk hesaplanır. Eğer risk 1/300
(kimilerine göre 1/250) den daha yüksek ise amniosentez
önerilir. Bazı hekim ve klinikler bu testlerin hassasiyetinin
yüksekliği nedeniyle 38 yaş altında tarama testi riski az
gösterdiği takdirde amniosentez önermemektedir. Ancak bu konuda
nihai karar doğacak çocuğun anne-babasına düşmektedir.
16-18 haftalar arasında yapılan teste ise üçlü
tarama testi denir. Gebelik haftasından emin olunmak için önce
ultrasonla fetusun biparietal çapı ölçülür. Daha sonra kanda
alfafetoprotein (AFP), estriol ve hCG ölçümleri yapılır. Son
yıllarda inhibin’in eklenmesi ile bu testi 4 lü olarak yapanlar
da vardır. Bu testin sonucu da ikili test gibi yorumlanır.
Tarama testleri tanısal değildir. Hiçbir tarama
testi sonunda fetusta Down sendromu ya da başka bir kromozom
hastalığı tanısı konmaz. Tarama testi sonucunda risk düşük çıksa
da risk hiç yoktur garantisi verilemez. Kromozomal hastalık
bulunma riski tanısal test olan amniosentezin taşıdığı gebelik
kaybı riski yanında daha düşüktür anlamında yorumlanmalıdır.
Bugünkü testlerle her 100 Down sendromlu bebeğin
kabaca 85-90 ı antenatal dönemde (anne karnında) tespit
edilebilmektedir. Amniosentezle alınan örnekte sonuç 3 hafta
kadar zamanda alınabilmektedir. Tanı olumsuz olduğunda (fetusta
bir kromozom hastalığı varlığında) fetusun 24. gebelik
haftasından önce düşürtülmesi önerilmektedir. Nadiren bazı
anne-babalar hastalıklı fetusu doğurmayı isteyebilmektedir.
|